Akdeniz’den Toroslara Yolculuk…(5) Ağlasun – Sagalassos

2611

Ağlasun’a doğru yola çıktığımızda; virajları boş vermiştim, her dönemeçte sonbaharın o muhteşem renk cümbüşünü izliyordum. Tepelere doğru çıktıkça güzellikler, merak ve heyecanım artıyordu.

Ağlasun’un güzelliklerini izleyerek otelimize ulaştık. Sagalassos Lodge; Sagalassos’a yaraşır, onun büyüsünü yaşatmak için uğraş verilmiş bir otel. Peki, “Neden bu kadar beğendin?” diye sorarsanız; “Muhteşem manzarası ve ayrıntılardaki mütevazi kalite” diye cevaplayabilirim.

Sagalassos antik kenti, Burdur’un Ağlasun ilçesinin 7 kilometre kuzeydoğusunda yer alıyor. 1706’da Fransız gezgin Paul Lucas tarafından keşfedilmiş. Kazı çalışmaları, 1989’da Prof. Dr. Marc Waelkens başkanlığında başlamış. Belçikalı Waelkens’ın 2013 yılında emekli olmasının ardından bu göreve, Prof. Dr. Jeroen Poblome getirilmiş. Kazı çalışmalarına Belçika, ABD ve İtalya’daki bazı sivil toplum örgütleri ve akademisyenler de destek veriyormuş.

Açıkçası Poblome’nın şu cümlesinin dünya barışına ve BİR olabilme bilincine çok katkısı olduğunu düşünüyorum; “Buradaki çalışmalar için ‘yabancı kazısı’ cümlesini sevmiyorum. Bence bu bir arkeolojik kazıdır ve DÜNYAYA AİTTİR.

Antik Pisidya’nın en önemli kentlerinden biri olan Sagalassos’un ilk yerleşiminin M.Ö.3000 yılına kadar gerilere gittiği biliniyor. Yazılı kaynaklarda bilinen tarihi ise, büyük İskender’in milattan önce 333 yılındaki fethiyle başlıyor.

Kentin yükselişi İmparator Augustus döneminde olmuş. Augustus’un Roma topraklarını kavuşturduğu barış ortamının sağladığı olanaklardan Sagalassos da yararlanmış. Yolları yapılmış, ürünlerini  limanlara ulaştırmanın zenginliğine kavuşmuş.

UNESCO Geçici Dünya Miras Listesi’nde yer alan antik kent, aynı zamanda Roma’nın beş önemli seramik üretim merkezinden biri olma özelliğini taşıyor.

Sagalassos Antik Kenti , şüphesiz Türkiye’nin en ihtişamlı antik kentlerinden biri. Özellikle, antik çağlardan beri suları durmadan akan çeşmeleri, agorası, hamamı ve tiyatrosuyla…

Antoninler Çeşmesi

Yukarı Agorada bulunan çeşme, M.S. 161-180 yılları arasında Roma İmparatoru Marcus Aurelus tarafından yaptırılmış. 28 metre uzunluğundaki görkemli cephesi ve 9 metre yüksekliğindeki çağlayanlı çeşmesiyle, Roma İmparatorluğunun bir prestij çalışması olarak kabul görmüş.

Çeşmede ışık oyunlarına imkan tanıyan kaplan sırtı mavi Afyon mermeri kullanılmış. Sütunlarda ve arkada kalan duvar kaplamalarında düzinelerce renkten oluşan taşlarla görkemli görüntüler oluşturulmuş. Ve bu anıtsal çeşmenin suyu  2010 Yılı Ağustos ayında yeniden akmaya başlamış.

Çeşmenin her iki tarafında bulunan iki adet Dionisos heykeli, çeşmenin Dionysos’a adanmış olduğunu düşündürmüş. Burada bulunan heykellerin asılları Burdur Müzesi’nde sergilenirken yerlerine mülajları konulmuş.

Kuzeybatı Heroon’un Dans Eden Kızlar Frizi

Kabartma serisinde, neredeyse gerçek boyutlarda 14 kız gösterilmiş. Bunlardan en baştaki, kitara çalar, diğerleri birbirinin şallarının ucunu tutarak dans ederler. Bu dans eden kızlar süslemesi, tanrı Dionysos kültü (inancı) ile ilgili bir temadır. Kabartma, yerel Burdur taşından yontulmuş.

Hadrian çeşmesi

MS 129-132 yıllarına tarihlenen Hadrian Çeşmesi, kentin tek iki katlı çeşmesidir. Boyu yaklaşık olarak 17 metre olan anıtsal çeşme aynı zamanda işlevseldir. Anıt, Sütunlu Cadde’nin tam aksında yer alır. Kente girenlerin çeşmenin üst katını Sütunlu Cadde’den görebilecekleri şekilde inşa edilmiştir.

Hadrian Çeşmesi, Sagalassos’un ilk Roma şövalyesi olan, Tiberius Claudius Piso’nun ölümünün ardından, bıraktığı vasiyeti üzerine yapılmış. Piso, anıtsal çeşmeyi İmparator Hadrian’a ithaf etmiştir.

Geç Hellenistik Çeşme

Çeşme, İmparator Augustus Dönemi’nden hemen önce (MÖ 50-25) inşa edilmiştir. Ufak bir avlu etrafında, su haznesinin ön duvarı ve bunun üzerinde yükselen Dor düzenindeki sütunlar, avlunun üç kenarını çevreler ve taşıdığı çatı ile su haznesinin üstünü örter şekilde inşa edilmiştir. Bu mimarisi sayesinde su; güneş ve kir gibi faktörlerden korunur.

Tiberius Kapısı

Sütunlu Cadde’nin başı ve sonuna imparator Tiberius zamanında birer anıtsal giriş inşa edilmiştir. Caddenin kuzey tarafında kalan kapıya Tiberius kapısı denir. Bu yapıda kullanılan malzeme, kazılarda ele geçmiştir. Bu anıt, Sagalassos’un en ince işçiliğe sahip yapılarından birisidir.

Macellum (Lüks ürünler pazarı)

MS 2. yüzyıl sonlarında pahalı gıdalar satan bir pazar yeri (macellum) olarak bilinir. Olasılıkla burada daha önce de (Augustus Döneminde) bir pazar binası olduğu düşünülür. Dükkan, kazılarından elde edilmiş mücevherler, müzik aletleri, cam, metal, işlenmiş kemik ve geyik boynuzundan dekoratif eşya ve aletler, pahalı eşya satışının olduğunu gösterir.

Batı Nekropol ve Kuzey Nekropol’ün Kaya mezarları

Kentin kuzey bölümünde bulunan düz bir kaya üzerine şekillendirilmiş, düz paneller ile bazılarının üzerinde yazıtlar, üzeri kemerli oyuklar kaya mezarı olarak adlandırılır. Kuzey Nekropol olarak bilinen bölüm içerisinde, imparatorluk dönemine tarihlenen kaya mezarları mevcuttur. Kemerli oyukların içinde kendisinden biraz daha derin, içerisine yakılmış olan ölülerin küllerinin veya kemiklerin yerleşeceği bir hazne ve taş kapakları bulunur. Ya da içinde ölü külü bulunan kaplar niş içerisine yerleştirilir.

Kentin Taş Ocakları

Sagalassos antik kenti ve civarı bej renkli kireç taşı açısından zengin bir madendir. Günümüzde dahi, antik kentin civarına bir taş ocağı açılması durumu tartışılmış. Kaya mezarlarının oyulduğu alan ise, bir taş ocağıdır. M.Ö 1. yüzyıl ve M.S 3. yüzyıl arasında bu taşlar Sagalassos’un yapılarında kullanılmak için çıkarılmış.

Neon kütüphanesi

MS 120 yılında Titus Flavius Severianus Neon, ölen babasını onurlandırmak adına yaptırmıştır. Neon Ailesi, kentin en önemli ailelerinden biridir. Hayırsever aile ayrıca pek çok oyunun düzenlenmesinde katkıda bulunmuş ve sponsor olmuşlardır. MS 114-117 yıllarına tarihlenen Efes Celsus Kütüphanesi ile, yapım amacı ve mimari açıdan benzerlikler taşır.

Stadion ve Bazilika

Stadion, spor ve atletizm müsabakalarının yapıldığı büyük bir sahaya sahip ve etrafında oturma sıralarının yükseldiği dönem ve yerine göre şekillerinde ufak farklılıklar olan yapıya denir. Propagandalarıyla ünlü Roma İmparatorluğu, spor ve atletizm oyunları da bu amaç için sıkça kullanılır. Sagalassos’ta tanrı Apollo Klarios için düzenlenen yarışmalar önemlidir. Bu yarışmalar tüm halka hitap ederken Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olunduğu da aşılanır.

Odeon

Antik Çağın en büyük odeonlarından biridir. Yapımına M.Ö 27 – M.S 14 yıllarında Augustus döneminde başlanmıştır. Bu kanıya, kazılarda ele geçen bir sütun başlığının tarihlenmesi sayesinde varılmıştır. Bu yapının tamamlanmasının yaklaşık olarak 200 yıl sürdüğü düşünülür. Sahne binasında bulunan iç cephe ancak M.S 200 civarında bitirilmiştir. 1500-2000 kişi civarında bir kapasitesi vardır.

Odeon olarak tanımladığımız yapılar tiyatro ve konser salonlarıdır. Yarım daire biçiminde oditoruma ve 50 m uzunluğunda bir sahne binasına sahiptir. Odeon’da tiyatro, müzik, şiir gibi gösteriler yapılır.

Sagalassos’dan Eğirdir gölüne doğru yola çıktığımızda buraya tekrar özel olarak geleceğime dair kendime söz verdim. Hatta; bir piknik sepeti yapıp bu antik şehirde bir günümü geçirmeliyim. Hem Ağlasun’u hiç gezemedim ve çok garip kaldı. 1000 yaşında olduğu tahmin edilen anıt çınar ağacını gördüm ama sokaklarıyla el sıkışmadık. Kim bilir bana söyleyecek ne çok şeyi var bu sokakların…

Gelecek Yazımız bu gezinin son yazısı olacak: Eğirdir gölü, Kremna antik kenti ve Yazılı kanyon.

Detaylı bilgi için:

http://www.tursaga.com/tr/

www.arkeolojihaber.net

http://www.aktuelarkeoloji.com.tr

2 YORUMLAR

  1. Sayın Güzin Eyüboğlu,
    Tadına doyulmayan cümlelerinize, muhteşem fotoğraflar, bir de SAGALASSOS Şiiri eklenince, size eşlik ederken, birden geçmişe yolculuğa çıktım.
    Tiyatrolar seyredip, kütüphanede dokunmadığım kitap bırakmadım. Güneşin doğuşunu karşılarken, batışını el sallayarak uğurladım. Alış-veriş mi? Harika sanat eserlerini tek tek inceledim. Yadırgayan oldu mu, bilmiyorum. Ben o devri de çok sevdim.
    Sunduğunuz bilgilerin yanısıra düşsel dünyama attığınız oklar için TEŞEKKÜRLERİMİ SAYGI VE SEVGİLERİMLE, SUNUYORUM.

    • Sevgili Oya Hanım’cığım,
      Çok teşekkür ederim. Yazının içine böylesine girebilmeniz benim için sonsuz mutluluk kaynağı. Sonsuz sevgimle kucaklıyorum. ❤❤

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz