Amasya (Amasia)-4

3113

Merzifon dönüşü Amasya’yı gezmeye devam ediyoruz.

Sultan II. Bayezid Külliyesi

1481-1486 yılları arasında, Amasya Valisi Şehzade Ahmet tarafından babası Sultan II. Bayezid adına yaptırılmıştır. Cami, medrese, imaret ve şadırvandan oluşan bir külliye olarak yaptırılan yapının mimarı Şemseddin Ahmet’tir.

15. yüzyılın son çeyreğinde yan mekânlı cami mimarisinin gelişmiş bir geçiş dönemi örneğidir.

Her iki minare hizasında bulunan yaşlı çınar ağaçlarının külliye ile yaşıt olduğu tahmin edilmektedir.

Bu muhteşem yapıya bir kuşevi yaptıran o güzel yürekler nurlarda yatsın.

Bimarhane (Darüşşifa)

İlhanlı döneminden günümüze ulaşan tek eserdir. İlhanlı Hükümdarı Sultan Mehmet Olcaytu ve eşi İlduz Hatun adına Anber Bin Abdullah tarafından 1308-1309 yılında yaptırılmıştır.

Dikdörtgen planlı, açık avlulu, eyvanlı kenarlarda tonoz örtülü mekanları bulunan tipik Selçuklu Medrese planına sahiptir.

Darüşşifa’da tıp eğitimi yapılırken aynı zamanda hastalar tedavi edilmiş, daha sonra akıl ve ruh hastalarının musiki ile tedavi edildiği tıp merkezine dönüşmüş. Anadolu’da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinmektedir. Amasya Darüşşifası, sadece Anadolu’da
değil tüm dünyada akıl hastalarının müzik ve su sesiyle iyileştirildiği ilk yerdir.

Yüzyıllar boyunca çok değerli hekimlerin yetiştiği Darüşşifa’nın en bilinen hekimi Sabuncuzade Şerefeddin Bin Ali’dir.

Şerefeddin Sabuncuoğlu (1385-1470?)

Ortaçağ Türk-İslam tıbbının ve Antik Tıbbın son önemli temsilcilerindendir. Amasya’da doğan Sabuncuoğlu hekimler yetiştiren bir aileye mensup.

On yedi yaşından itibaren Amasya Darülşifası’nda çalışmaya başlamış. En önemlisi de, usta çırak usulü ve okuduğu kitaplarla kendini yetiştirmiş.

Amasya Darülşifası’nda on dört yıl hekim olarak çalışmış. 1465 yılında hazırladığı Kitab-ül Cerrahiya-i İlhaniyye adlı minyatürlerin de yer aldığı kitabı Fatih Sultan Mehmed’e ithaf etmiş.Hepsi Amasya’da yazılan ve Türk ve Dünya tıbbı için çok önemli olan üç eser ve iki otograf bırakmış. Ayrıca iyi bir hattat ve entelektüel. 1470 yılında öldüğü tahmin ediliyor. Mezarı maalesef kayıp.

Aynalı Mağara

Açıkçası bu mağarada ayna olmadığını bildiğim halde ayna aramış olmamı nasıl yorumlarsınız bilemiyorum 🙂  Bazen bir yere, bir kişiye verilmiş olan isimler insanı koşullandırıyor.

Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış olanıdır. Yerden dört basamakla çıkılan mezar düz bir kayaya oyulmuştur. Dış cepheden bakıldığı zaman usta bir taş işçiliği ile yapıldığı görülebilir. Mağaranın tamamı parlatılmış.

Güneş vurduğu zaman mağaranın cephesinin parlaması buraya aynalı mağara denmesine neden olmuş. Buranın, mezar olarak değil ibadet amacıyla oyulmuş olduğu da düşünülmektedir.

Büyük Ağa Medresesi

Yaz aylarında ve okul çıkışlarında çocuklar gelip Kuran okuyorlar. Ben gezdiğimde her köşesinde bir çocuk Kuran okuyordu. Keşke bu çocuklar her konuda buralarda eğitim alabilseler. Spor, müzik, edebiyat, dil, tarih…

Sultan II. Bayezid’in Kapı Ağası Hüseyin Ağa tarafından 1488 yılında yaptırılmıştır. Planı klasik Osmanlı medrese formundan farklılık gösterir.

Özellikle Selçuklu mezar anıtlarında görülen sekizgen plan şeması ilk kez bu medresede uygulanmıştır.

Saraydüzü Kışla Binası Milli Mücadele Müzesi ve Kongre Merkezi

Cumhuriyetin Doğum Belgesi burada! Binaya girdiğinizde zamanda yolculuk da başlıyor. Buruk, mahcup ve özlem dolu duygularla geziyorsunuz müzeyi…

Atatürk’ün 12 Haziran 1919 tarihinde silah arkadaşlarıyla birlikte Amasya’ya gelerek 22 Haziran 1919 tarihinde Ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin temellerini oluşturan Amasya Genelgesini deklare ettiği Saraydüzü Kışlası 1944 tarihinde meydana gelen toprak kayması nedeniyle hasar görmüş bina daha sonra tamamen yıktırılmıştır.

Tarihi önemi gözetilerek aslına uygun biçimde Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilmiş ve 12.06.2009 tarihinde açılmıştır.

Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişi, karşılama heyeti ve Amasya Tamiminin yayımlanışını anlatan rölyefler ve heykeller ile bu döneme ait bazı belgeler sergilenmektedir.

Ve Sokaklar…

Arka sokaklarını gezmediğimiz bir şehri bence görmüş sayılmayız.

Sokakları eski taşlar kaplamalı
Öyle ki; konuşmalı sen yürürken
Kimler yürümüş senden önce
Hangi çağda, kim gözyaşlarını akıtmış
Kimin kahkahaları ruh vermiş, yoldaş olmuş…
                                                      G. Eyüboğlu

Sizleri sıkmamak adına Amasya’yı dört bölümde gezdik. Ve Amasya’ya minik bir şiirle veda ettik. Güzel yurdumuzun başka bir şehrinde görüşmek  dileğiyle…

Detaylı bilgi için:

https://amasya.ktb.gov.tr/Eklenti/7063,rehber-tr-mailpdf.pdf?0

2 YORUMLAR

  1. Sayın Güzin Eyüpoğlu,
    Tarihin içinden birlikte geçtik. Yaşanmışlıklara tanık olan ağaçların yaprakları neler neler anlattı, bilgileri hayal gücümle harmanladım, fotoğraflarla eksiklerimi tamamladım.
    Şiiriniz aklımı karıştırdı.
    Arka sokakları dolaşırken,
    düşlerime neler neler düştü. Kimi acıklı, kimi coşkulu. Karşılıklı evlerde, kimbilir kimin gönlü, kime düştü, Kimi kavuştu, kimi kara sevdayla tutuştu.
    Gezinizi, Gezimiz yaptığınız için TEŞEKKÜRLERİMİ SAYGI VE SEVGİLERİMLE SUNUYORUM.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz